darağaç/bu arada

Bu sergi Umurbey’de yaşayan ve üretenlerin sokaklara yerleştirdikleri ve dönüşüme soktukları şeylerle, üretimin örgütlendiği bir hareket alanı sunuyor. Tahmin edilemez olanı, mahallenin sistem büken insan bağlarını ve yerleşimlerle ilişkisini gösteriyor.

…Kapalı bir küre içinde kaynayıp coşuyoruz, kendimizi gösteriye veriyoruz, boş laflar zafer kazanıyor. Her seferinde, ama küreyi taşıyan mukadderat halini almış ve bizim giderek daha az belirleyebildiğimiz, bir tarihtir; yaptığımız işlerin, biz istemesek de kesin bir ivme kazandırdığı ama fikirlerimizin hakim olamadığı bir kasırga. Artık kendimizi tahayyül edemiyoruz, kendi sorumluluğumuzu üstlenemiyoruz ve hoşumuza giden bir durumun içine gömülüyoruz, bizi ancak bir felaket çıkarabilir bunun içinden, kendi gerçekliğimiz karşısında erkekliğimizi yitiriyoruz, yazgı karşısında kadınız.

İşte bu yüzden bütün gerçekliğimizin simgesi labirenttir; çünkü bize zamanın özetini veren şey labirent imgesidir, labirent sürüdür, artık kendimizle buluşamayız, ortak paydamız yoktur artık, biz gerçek dışıyız ve gerçek dışı olmayı onaylıyoruz. Ortaklık sorun olmasaydı iletişim sözcüğü hiç moda olur muydu? Aslında, biz bir yalnızlar yığınıyız, yine de karmakarışık birhalde yuvarlanıyoruz, bizi birbirimize katarak tek başımıza bırakmaya devam eden şeyin kurbanıyız…*

Kent merkezlerine hapsolmuş ortalama insan için Darağaç, Çamdibi, Gürçeşme, Pınarbaşı gibi mahalleler, görülemeyen ve beklenmeyene dair bir anlam içeriyor. İş ve endüstri olanakları, yerleşim yerlerinin yaşamak için nispeten daha uygun olması mahalle kültürünün oluşumundaki faktörlerden en önemlisi bile olabilir. Bu özellikleri, mahalleyi sanatçılar için -ya da özgür bir atölye fikri yüzünden- cazip kılar. Güneş, Fatih, Cansu, Nazım, Inese, kimya dükkanına sahip bir türk sanat müziği solisti olan Cem Abi, atölyesinde çalıştığı enstalasyon sanatına yakın bir özende boyadığı ve yerleştirdiği otomobil parçalarıyla Hasan Usta gibi… Darağaç bu anlamıyla jeokültürel bir önem arzediyor olabilir…

*Albert Caraco “Kaos’un Kutsal Kitabı. Bréviaire du chaos. 1982” syf: 28-29.


Ali Cem Doğan & Aycan Genlik

“Allah Ve Beton”


Ali Kanal

“Komşu Komşunun”


Ayşegül Doğan

“Misafir ol gel bana…”


Burak Dikilitaş

“Yıldızlararası Seyrüsefer”


Cansu Çakar

“Neden Latife?”


Cem Kimya

“Notaların Kimyası”


Cenkhan Aksoy

“…gidenler oldu.”


Fatih Altan

“Hangi Birine Yaklaştık; Kaç Kişiyle Karşılaştık?”


Güneş Topalöz

“GÜNEŞ”


Hasan Usta

“Beni Yanlış Anlama!”


Inese Krizanovska & Nazım Arslan

“Mavi İnek”


Mehmet Dere

“Alem Cutout Olmuş”


Yunus Emre Erdoğan

“İsimsiz”

darağaç/meantime

This exhibition presents a space for movement where art practices are organized with the things installed and transformed by those living and producing in Umurbey Neighborhood. It reveals the unpredictable, local interactions in the neighborhood bending the system and its connection to the installations.

…We boil and rise in a close sphere, we give ourselves to display, empty words gain victory. Every time, which is a date that we identify gradually less and had turned into the destiny that carries the sphere; the things we do, are a hurricane to which our actions give certain acceleration, whether we like it or not, but our ideas can’t master it. We can’t imagine ourselves anymore, can’t carry our self-responsibility and bury ourselves to a pleasing situation, only a disaster can take us out of that, we are losing our manhood against our own reality, we are a woman against fate.

That is why our reality’s symbol is the labyrinth. Because it is the image of the labyrinth that gives us the summary of the time. The Labyrinth is the herd. We can’t meet with ourselves for we don’t have a common ground anymore. If community wasn’t the problem, would the word “communication” have become a fashion? Actually, we are a pile of loners and yet we are rolling in a mixed up manner. We are the victims of the thing that makes us alone by confounding us. *

Neighborhoods like Darağaç, Çamdibi, Gürçeşme and  Pınarbaşı have a meaning about invisible and unexpected thing for an ordinary person stuck in the city center. Business and industrial opportunities and relatively more suitable places to live can even be the essential factors in the formation of neighborhood culture. These features – or the idea of an independent workshop – make the neighborhood attractive for artists. As Güneş, Fatih, Cansu, Nazım, Inese, Brother Cem who is a Turkish classical music soloist and has a chemistry shop, and Master Hasan paint and install automobile pieces in a workshop close to the art of installation… In this sense, maybe Darağaç has a geocultural importance.

* Albert Caraco (1982). Bréviaire du chaos. P. 28-29.


Ali Cem Doğan & Aycan Genlik

“Allah and Concrete”


Ali Kanal

“Neighbor to Neighbor”


Ayşegül Doğan

“Come and visit me…”


Burak Dikilitaş

“Interstellar Cartography”


Cansu Çakar

“Why Latife?”


Cem Kimya

“Chemistry of the Notes”


Cenkhan Aksoy

“…some has gone”


Fatih Altan

“Which One Did We Approach; How Many People Did We Meet?”


Güneş Topalöz

“GÜNEŞ”


Hasan Usta

“Don’t get me wrong!”


Inese Krizanovska & Nazım Arslan

“Blue Cow”


Mehmet Dere

“People Became Cutout”


Yunus Emre Erdoğan

“Untitled”